Bu yazıma çok basit gibi görünen ama aslında bir o kadar karmaşık olan bir soru ile başlamak istiyorum: İnsanoğlunun en büyük yeteneği nedir?
Bu sorunun üzerine diğer canlılardan en büyük farkımızın düşünme yeteneğimiz olduğunu düşünebilirsiniz. Ama bence insanoğlunun en büyük yeteneği hayal kurmaktır. Bu yetenek kemiklerimizden hücrelerimize kadar her bir DNA parçamızın içine kodlanmıştır. İnsanoğlu hayal ederek okyanusları geçti, gökleri fethetti, en büyük binaları inşa etti ve hatta kendimizi bile yok edebileceğimiz anların eşiklerinden döndük -tabi dönebildiğimiz kadar- ve dünyada artık aşılacak sınır kalmadığında kendimizi yıldızların arasına fırlattık.
“Bu on yılda aya gitmeyi ve başka şeyler yapmayı seçtik, bunları kolay oldukları için değil, zor oldukları için seçtik.” demiş John F. Kennedy. “Bu bir insan için küçük ama insanlık için büyük bir adımdır” deyip insanlı uçuş programları ile aya ayak bastık. Uluslararası uzay üstüne astronotları gönderdik.
“Güneş sistemine açılabiliriz, sadece ziyaret için değil, orada kalmak için de.” açıklaması bizzat eski Amerikan Başkanı Barack Obama’ya ait. İşte Mars yani yeni dünya hepimiz için o zaman gerçeklik kazandı. Artık insanlar Mars’a gitmenin hayalini değil, oraya yerleşmenin hayalini kurmaya başladırlar. Bunun en büyük örneği daha geçen gün özel bir şirket tarafından fırlatılan sonda. Bu sonda SpaceX firmasına ait ve ilk defa özel bir şirketin yaptığı uzay programı olarak tarihe geçti. SpaceX’in kurucusu Elon Musk’ın en büyük hayali ise insanoğluna Mars’ta yeni bir yuva inşa etmek.
Bu noktada konu dışı gibi gözüküp aslında bizzat konunun kendisi olan şu soruyu sormak istiyorum: İnsanoğlunun en temel ihtiyacı nedir? Tabi ki yeme ihtiyacı. Peki Mars’a gittiğimiz zaman yaşamak için bu en temel ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız?
Bu konu ile ilgili epey araştırma yaptık. Bulabildiğimiz bütün yabancı ve Türkçe kaynakları okuduk, notlar çıkardık, doğruluklarını araştırdık ve en sonunda elimize epey veri geçti. İnsanlı uzay programlarının başladığı ilk tarih 1961’den, 2020 yılana kadar aradan geçen 59 yıllık sürede inanılmaz gelişmeler kaydedilmiştir. Bunun neticesinde Mars’a gitmek artık an meselesi dememiz hiç de zor olmuyor. Gelin isterseniz aradan geçen bu 59 yıllık süre zarfında gıda ihtiyaçları nasıl karşılanmış ve ilerleyen yıllarda nasıl karşılanması planlanıyor bunlara göz atalım.

İlk insanlı uzay görevlerinde astronotlar dehidre edilmiş (kurutulmuş) besinleri tükettiler. Bu besinler uzay aracının ‘Pantry’ (kiler) ismi verilen kısmında muhafaza edildi. Astronotlar, dehidre edilmiş bu yiyecekleri uzay macerası boyunca tükettiler ve bu şekilde hayatta kaldılar. Ancak işler 1997 yılında Rus uzay istasyonu Mir’de ilk uzay bitkisi olan şalgamın filizlendirilmesinden sonra değişti. O andan itibaren artık soru şuydu: Uzayda bitki yetiştirebilir miyiz? İşte bu soru yıllar içinde Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) yapılan çalışmalar sonucunda cevaplandı. 2013 yılında NASA astronotları ISS’de özel bir plastik torba kullanarak kabak yetiştirmeyi başardı. Bu çalışmaların en büyük örneği günümüzde hala devam eden VEG-01 isimli çalışmadır.

Ancak Mars’ta koşullar pek elverişli değil. Gezegen soğuk, kurak ve radyasyonla bombardıman edilmiş, toprak potansiyel olarak toksik kimyasallar içeriyor ve incecik atmosfer azot içermiyor. Buna karşı ileride SpaceX tarafından kurulması planlanan 1 milyon kişilik Mars kolonisi nasıl doyurulacak? İşte bu sorunun cevabı 2012 yılından sonra yapılan çalışmalar sonucu netlik kazanmaya başladı. 2012 yılında bilim adamları genetiği değiştirilmiş organizma teknolojisinden (bu noktada bir teknolojidir) yararlanarak gece karanlığında büyümeye devam eden “hormonlu” bitkiler ürettiler. Mars’ta gecelerin 14 gün sürdüğünü düşünürsek hiç de mantıksız değil. Ancak Mars’ta uygun ortam yok bu bitki nasıl büyüyecek?’ dediğinizi duyar gibiyim. İşte bu sorunuzun cevabını ise 2017 ve 2019 yıllarında yapılan iki çalışma verdi.
2017 yılında Villanova astrobiyoloji öğrencilerinin başlattığı ‘Mars Bahçeleri Programı’ ile komşu gezegen koşullarında yetiştirilebilecek sebzeler araştırılmaya başlandı. Günümüze kadar 45 farklı bitki test edildi. Bazı bitkilerde uygun yapay ortam sağlanması koşulu ile özellikle şerbetçi otu ve arpa tohumlarında olumlu sonuçlar elde edildi.

2019 yılında Dortmouth Üniversitesi’nin fütürist öğrenciler ekibi ‘Mars Serası Projesi’ ile NASA’nın 2019 BIG Idea Challenge ödülünü kazandı. Bu proje, hidroponik tarım yöntemi (topraksız tarım) baz alınarak oluşturulan yapay seralar sayesinde 8 farklı ürün ile Mars’ta tarım yapmanın mümkün hale gelmesini planlıyor. Bu ürünler; lahana, soya fasulyesi, tatlı patates, patates, brokoli, çilek, buğday ve yer bademi. (Bu proje ile ilgili detaylı yazımız yakında sitemizde olacak)
Patates demişken, 2017 yılının şubat ayında Uluslararası Patates Merkezi (CIP) tarafından “Mars’ta Patatesler” isimli proje başlatıldı. Bu proje ile “cube-sat” adı verilen minik bir uydu içerisine bir patates yumrusu ile Peru’nun güneyinde yer alan ve dünya üzerinde Mars’a en çok benzer toprak olarak bilinen Pompas de la Joya çölünden alınan toprak kilitli bir kaba konulmuş. Kabın etrafı ise Mars yüzeyi ile benzer özellikler gösterecek şekilde düzenlenmiş. 2 aylık gözlemin sonunda, olumlu sonuçlar alındığı kaydedilmiştir. CIP’in resmi internet sitesinde yayınlanan son makalelere göre olumlu sonuçların devamlı olarak elde edildiği ancak henüz istenilen boyuta ulaşmadığı belirtiliyor. Buraya bir dipnot düşmek istiyoruz. İlgililer için CIP’in resmi YouTube kanalında bu çalışmanın videoları mevcuttur.
Sebze yetiştiriciliği ile ilgili gelişmeler her geçen gün artarken protein ile ilgili gelişmeler ise çok az. Ancak bilim adamları yaptıkları çalışmalar ve ön görüleri sayesinde Mars’ta böcek çiftliklerinin kurulabileceğini ve bu böcekler sayesinde protein ihtiyaçlarını karşılayabileceklerinin altını çiziyorlar. Çünkü Mars’a inek götürmek insan götürmekten daha masraflı. Diğer bir seçenek ise laboratuvar ortamında üretilen yapay etler. Bunların Mars yaşamında insanoğlunun protein kaynakları olması planlanıyor.
3 boyutlu gıda yazıcılarının ise uzay görevinde önemli bir yeri var. NASA’nın 125 bin dolar yatırım desteği sağladığı ‘Chef 3D’ isimli gıda yazıcısı pizza üretimi yapabiliyor. Ancak pişirme işlemi başka bir fırında yapılıyor. 3D gıda yazıcıları özellikle insanlı uzay görevi için çok önemli. Bu konu üzerine birçok kurum ve kuruluş aldığı destek ile gıda toneri üretme çalışmaları sürdürmekte. Karbonhidrat ve yağ tonerleri bugün üretilebilirken protein tonerleri hala istenildiği gibi üretilemiyor. Bu tonerlerin üretilebilmesi için tek protein kaynağı olarak ise yine böcekler gösteriliyor. Ancak şimdilik bu da zaman alacak gibi.
Değinmek istediğim diğer bir konu ise tat alma duyumuz. 50 yılı aşkındır yapılan insanlı uzay görevlerinin sonuçları gösteriyor ki uzayda tat alma duyusu azalıyor. Bu yüzden yediğiniz yiyeceğin acı mı yoksa tatlı mı olduğu çok önemli olmuyor. Ancak Mars’ta durumun nasıl olacağı ise bizim için bir merak konusu.
NASA sözünü tutup 2030 yılında ilk insanlı Mars yolculuğunu gerçekleştirebilir mi bilmiyoruz ama yukarıdaki araştırma sonuçlarına göre Elon Musk’ın Mars hayali hiç de uzak durmuyor. İlerleyen yazılarımızda konu içerinde geçen bazı çalışmalara ve kavramlara detaylı olarak değineceğiz.
Kaynaklar
- The potatoes can grow on Mars https://futurism.com/scientists-potatoes-can-grow-on-mars
- NASA winner demos red berries on the red planet https://phys.org/news/2019-04-nasa-winner-demos-red-berries.html
- What Will Humans Eat on Mars? https://www.smithsonianmag.com/innovation/what-will-humans-eat-mars-180973260/
- How Will We Eat On Mars? https://www.popsci.com/how-will-we-eat-on-mars/
- https://www.space.com/how-feed-one-million-mars-colonists.html
- https://theconversation.com/how-to-grow-crops-on-mars-if-we-are-to-live-on-the-red-planet-99943
- Şık,Bülent. ‘Uzayda İştah Duygumuza Ne Olur’, Metro Gastro Dergisi 86. Sayı S.58
- Öney,Sezin. ‘Yıldızlı Hayaller “Uzay Yolu”nun İştah Maceraları’, Metro Gastro Dergisi 87. Sayı, S. 52